İSTANBUL BAROSU KADIN HAKLARI MERKEZİ BASIN BİLDİRİSİ
BASIN BİLDİRİSİ: ANAYASA MAHKEMESİ’NİN RESMİ EVLİLİK ÖNCESİ DİNİ MERASİM YAPILMASINA CEZA ÖNGÖREN TCK 230/5-6 MADDESİNİ İPTAL KARARI KADIN VE ÇOCUKLARIN İNSAN HAKLARI İHLALİDİR DEVRİM YASALARINA VE ANAYASAYA AYKIRIDIR 

Anayasa Mahkemesinin, Türk Ceza Kanunu’nun AİLE DÜZENİNE KARŞI SUÇLAR ana başlığında düzenlenen “Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören” başlıklı 230. Maddesinin 5 ve 6’ncı fıkralarında düzenlenen “resmi nikah olmadan dini merasim yapan imam ile çiftlere 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası” veren maddeyi İptal kararı, Anayasanın İNKİLAP KANUNLARININ KORUNMASI başlığında düzenlenen 174. Maddesinde 4. Fıkrasında belirlenen “17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ile kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmü” ne aykırı olduğu açıktır.

Evlenme akdinin “evlendirme memuru” önünde yapılması kadın ve çocuk haklarının, kadın-erkek eşitliğinin temel taşlarındandır. Evlenme memuru, nikah işlemi için öncelikle evlenme şartlarının gerçekleşmesini arayacaktır.  Tarafların MK göre belirlenen “yaş” ta olması, “ayırd etme gücüne sahip olması” ve “evlenme engelleri – yakın hısımlık, evli olmak, bekleme süresi, belli hastalıkları taşımama –taşımaması” aranacaktır. Nikah merasimi de şahitler huzurunda “aleni rızanın” açıklanması ile gerçekleşecektir.  Konuya bu açıdan bakıldığında ve gerekçeleri okunduğundan İptal edilen fıkraların Aile Düzenine Karşı Suçlar başlığında düzenlenme sebebi açıkça ortadadır.

İptal edilen düzenlemenin amacı, dini merasim yapılmasını engellemek değil,dini inançların  kullanılarak kadın ve çocukların istismarının engellenmesidir. Kadınların tek eşliliğinin, uygun yaş ve koşullarda evlenmelerinin, evlendikten sonra yönetsel ve ekonomik haklara sahip olmalarının, miras haklarının ve boşanırken boşanma hakkı başta olmak üzere nafaka ve tazminat haklarının kullanılmasında önemli hak kayıplarına sebep olacak bir ortam yaratılmıştır.Bu kapsamda düzenleme Anayasamızın 41. Maddesi olan devletin ana ve çocukları koruma yükümüne de açıkça aykırıdır.Ki daha önceki AYMnin çocuk evlilik kararını da hatırlatarak soruyoruz;çocuk yaşta evlilik hukuki sorununun olduğu bu toplum düzeninde bu illegal durum legalleştirilmeye mi çalışılıyor?

Karar, evlenmeden birlikte yaşayanlar ile dini inançları gereği evlendiğini düşünenler arasında bir ilişki kurularak da gerekçelendirilemez. Birlikte yaşanların bunun evlenme akti olmadığını, bunun güvencelerini taşımadığı açıkça bilmektedir. Resmi evliliğe alternatif bir evlilik akdi varmış gibi sanrı uyandırmaktan öteye gidemeyecek ve vahim hak ihlallerine yol açacak bu kararhukuk devleti ilkelerine de aykırıdır. Kaldı ki Anayasa Mahkemesinin öncelikle Anayasamızda yer alan ve değiştirilemez ilkesi olan “LAİKLİK İLKESİ"çerçevesinde hareket etmesi gerekir. Bu ilkenin hukuki tanımı çerçevesinde Devlet inanç özgürlüğünü sağlayacak ve inanç alanına karışmayacaktır.

Anayasamızda yer alan inanç özgürlüğü kapsamında evlenmenin dini merasiminin resmi nikahtan sonra yapılmasında ise kanunlarımızda hiçbir engel yoktur.

İptal edilen düzenleme kadın-erkek eşitliği yolunda açıkça bir geri adım olmuştur. Kadın ve çocuk haklarının ihlallerine, kadın ve çocukların daha fazla şiddete uğramasına yol açacak iptal kararının, Anayasa’nın da üzerinde olan imzacısı olduğumuz tüm uluslararası sözleşmelerin insan haklarına dair düzenlemelerine,Çocuk Hakları Sözleşmesine, CEDAW ve İstanbul Sözleşmesine de açıkça aykırı olduğu ortadadır. Kararın her düzeyde takipçisi olacağımız hususunu önemle bildiririz.

                 İSTANBUL BAROSU KADIN HAKLARI MERKEZİ