5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

Maalesef buruk bir avukatlar günü yaşıyoruz. 28.11.2015 tarihinde Diyarbakır Baro Başkanımız Av. Tahir Elçi uğradığı hain saldırı sonucu katledilmiştir. Acımız çok büyüktür. Aradan geçen süre içinde katil ya da katillerinin hala yakalanamamış olması üzüntümüzü arttırmaktadır.

            12.10.2015 tarihinde Ankara'da Cumhuriyet tarihinin en büyük terör eylemi gerçekleştirilmiş ve 100 ‘ü aşkın vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Henüz yaşadığımız acıların açtığı yaraları saramamışken 13.03.2016 tarihinde yine başkentimizin göbeğinde teröre 34 vatandaşımızı kurban verdik. 21.03.2016 tarihinde bu kez İstanbul’da 20 vatandaşımız terörün hedefi olmuştur. Hemen hemen her gün  güvenlik güçlerimizin şehit haberlerini alıyoruz.

            Çok üzgünüz. Ülkemizin terörün olağan kabul edildiği, ölümlerin sıradanlaştırılıp sadece rakamlarla ifade edildiği bir ülke olmaması için her bir bireyin üstüne düşen görevleri yapması zorunludur. Sinop Barosu olarak her zaman dile getirdiğimiz gibi, her kim tarafından, ne amaçla ve kime karşı olursa olsun terörün her türlüsünün karşısında olacağız.

            Millet olma bilincini ve ruhunu tekrar tazeleyerek insan hakları, hukukun üstünlüğü demokrasi ve adalet paydasında kucaklaşmaya her zamandan fazla ihtiyaç duymaktayız.

            Terör olaylarındaki tırmanışın nedenlerini tespit etmek, hukuk kuralları içinde akılcı çözümler üretmek iktidarı ve muhalefetiyle siyaset kurumunun ve devletin tüm kurumlarının görevidir. Toplum olarak hakkımız olan güven, esenlik, iç barış ve adalet  ortamının ivedilikle tesis edilmesini vatandaşlık hakkı olarak talep etmekteyiz.

            Terör kadar büyük bir sorun hepimizi derinden üzen ve gündemimizi işgal eden küçüklere karşı cinsel taciz eylemlerinin toplumsal yapımızı tehdit edecek ölçüde artmasıdır. Bu suçların sadece adli önlemlerle sonlandırılamayacağı konunun ahlaki, eğitsel, sosyolojik ve ekonomik boyutları irdelenmeksizin çözülemeyeceği, devletin bu konuda adeta seferberlik ilan edip bütün paydaşları da çözüme katarak bu insanlık dışı problemi ivedilikle çözme sorumluluğu bulunmaktadır. Bu anlamda tüm ilgililerin sorumluluklarının bilinciyle, her türlü söylem ve eylemlerine özen göstermeleri gereğini  bir kez daha vurgularız.  Suç faillerinin ve ihmali olanların ivedilikle tespiti, adli merciler önüne çıkarılması, yasal müeyyidelerin en caydırıcı şekilde tavizsiz uygulanması, bu suçla mücadelede etkin bir yöntem olacağı gibi örselenmiş kamu vicdanını da rahatlatacaktır.

            İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin başlangıç kısmında  “Çağdaş anlamda özgür bir toplumdan söz edebilmek için, en başta o toplumu oluşturan insanların “korkudan kurtulmuş olmaları “gerektiği vurgulanmıştır. Korku toplumu, hukuk devleti ve insan hakları gibi kavramlar için değil, totaliter ve otoriter rejimler için elverişli ortam oluşturur. Bir yandan terör olayları, bir yandan ciddi hukuk ihlalleri ile  adalete olan güven duygusunun ciddi yara alması, ülkemizde korku atmosferini hakim kılmaktadır.

            Böyle bir atmosferde bu sorunların örtülerek Yeni Anayasa adı altında çalışma yapılmasını gündeme taşıyarak ilave uzlaşmazlıklar yaratılmasını doğru bulmuyoruz. Anayasal parlamenter sisteme işlerlik kazandırılarak hukuk devletinin ve yargı bağımsızlığının gereklerinin yerine getirilmesini tartışılmaz öncelik olarak görmekteyiz.

            Anayasamızın 2. Maddesinde de belirtilen insan haklarına saygılı, demokratik hukuk devletinin en önemli göstergelerinden biri savunmaya verilen değerdir. Bu nedenle savunmayı temsil eden avukatların önemi sadece avukatlık mesleği bakımından değil, adil yargılanma, adaletin gerçekleşmesi ve kamu yararı ile de doğrudan bir bağ içinde olup, yargının bağımsızlığı savunma ile değer ve anlam kazanmaktadır.

            Anayasa Mahkemesi Kararlarında vurgulandığı üzere, güçlü ve bağımsız savunma mesleği, hukukun üstünlüğünün, hukuk devletinin, hukuksal uzlaşmanın, adil yargılanma duygusunun ve toplumsal barışın güvencesi olup, bu değerler ancak savunmayı temsil eden bağımsız avukatlarla teminat altına alınabilir.

            Mesleğimize ilişkin sorunlar gittikçe artmaktadır. Meslektaşlarımıza yönelik şiddet olayları yaşanmaktadır. Bu şiddetin bir kısmı ne yazık ki güvenliğimizi sağlamakla görevli güvenlik güçleri tarafından, en güvenli yer olması gereken adliye önünde, avukat cüppesi üstündeyken, meslektaşlarımıza karşı gerçekleştirilmiştir. En son Çağlayan adliyesi önünde bir polisin tekmeleriyle yaralanan meslektaşımızın yaşadığı şiddetin son olmasını dileriz. Barolar ve Avukatlar olarak meslektaşlarımıza karşı işlenen tüm suçların takipçisi olacağımızdan kimsenin şüphesi olmamalıdır.

            Son 10 yılda ülkemizdeki nüfus artışının ve ekonomik büyüme oranının     yaklaşık 13 katı daha fazla oranda avukat sayısında artış olmuştur. Bu artış ülke     ihtiyaçları ile uyumlu ve gerekli bir artış değildir. Söz konusu artışın yegane sebebi plansız, programsız, ülkenin gerçek ihtiyacı tespit edilmeden özellikle öğretim elemanı, altyapısı sağlanmadan açılan hukuk fakülteleri ve yine bilimsel yöntemler kullanılmadan belirlenen öğrenci kontenjanlarının sürekli arttırılmasıdır. Bu durum mesleğe katılan sayısının oransız artışının yanında  meslekte nitelik kaybına da neden olmaktadır.

            Yeni hukuk fakültelerinin açılmasına izin verilmemeli,  mevcut hukuk fakültelerinden nitelikli  hukukçu yetiştirme standartlarını yakalayamayan hukuk fakültelerinin de kapatılmalı, eğitime devam edecek hukuk fakültelerindeki öğrenci kontenjanlarının da gerçek ihtiyaç sınırına çekilmelidir.

            Avukatlık stajı ve  Avukatlık mesleğine kabulde yargının diğer kurucu unsuru olan yargıç ve savcılar için sınav koşulunun zorunlu olduğu gözetildiğinde aynı zorunluluğun savunmayı temsil eden avukatlık mesleği içinde zorunlu bir koşul olarak kabulü gerekmektedir.

            Tarih boyunca haksızlıklara karşı hep mağdurun yanında yer almış bir mesleğin mensupları olarak, tüm toplumsal muhalefet odaklarının susturulmaya çalışıldığı bu zor süreçte, bizlere umut bağlayan milyonlarca yurttaşımızın yanında hukuk dışı uygulamalara karşı, bireyin ve toplumun hak ve özgürlüklerinin kararlı savunucuları olduk ve olmaya da devam edeceğiz.

Bu Görev ve sorumluluk bilinci ile Bizler;


• Hukukun üstünlüğünden yanayız.

• İnsan hak ve özgürlüklerinden yanayız.

•Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığından, üniter yapısından ve Türk Milleti’nin bölünmez bütünlüğünden yanayız.

•Çağdaş hukuk ilkeleriyle bağdaşmayan, vicdanları kanatan her türlü hukuk dışı uygulamalara kararlılıkla karşı çıkanlarız.

• "Bağımsız yargı ve savunma", “ölçülülük”, “elverişlilik”, “masumiyet”, “adil yargılanma hakkı" ve benzeri temel ilkeleri yok farz eden, çiğneyen uygulamalar karşısında tarafız.

   Yargının kurucu unsuru olarak her türlü engele, zorluklara rağmen inançla  savunma görevini yerine getiren  tüm meslektaşlarımın avukatlar haftasını şahsım ve yönetim kurulu adına kutluyor, herkese selam ve saygılarımı sunuyorum.

   SİNOP BARO BAŞKANI

AV. HİCRAN KANDEMİR