2016 OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISINDA BAŞKANMIZ'IN KONUŞMASI

           

   Hepimizin bildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti  15 Temmuz 2016 gecesi tarihinin en büyük saldırısına uğramıştır. Darbe girişiminde şehit olan tüm polis asker ve sivil vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Sinop Barosu olarak henüz darbe girişiminin başarıya ulaşıp ulaşmayacağının belirli olmadığı ilk saatlerde darbenin karşısında olduğumuzu net bir şekilde ortaya koyduk. Sinop Barosu bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her türlü darbeye karşı olmaya devam edecektir.
   Siyasi  iktidarların yıllarca kol kola yürüdüğü,besleyip büyüttüğü bu hain terör örgütünün devlet içindeki tüm kadrolarının tespit edilerek yargıdan ve devletin tüm kurumlarından atılmasını temin etmek hukukun ve devlet olmanın gereğidir ve bu mutlaka yapılmalıdır ancak bu yapılırken hukuka uygun davranmak da  hukuk devleti olmanın gereğidir.

   Gelişen süreçte Olağanüstü Halin ilanı sonrası  çıkarılan KHK ler ile savunma hakkının yok edilmesine ilişkin düzenlemeler ve uygulamalar endişe vericidir ve bu düzenlemelerden ve hatalı uygulamalardan gecikmeden vazgeçilmelidir. Aksi halde gerek ülke gerek dünya  kamuoyunda bu hain terör örgütüne yönelik soruşturmaların meşruiyetinin sorgulanması gibi vahim  sonuçlarla karşılaşılabilecek yine Devletimiz yüksek tazminatlar ödemek zorunda kalabilecektir. Nitekim gerek çatı örgütümüz Türkiye Barolar Birliği ve tüm Barolarımız tarafından dile getirilen bu endişemiz siyasi iktidar tarafından da  artık dile getirilmeye başlanmıştır. Bu bağlamda soruşturma aşamasında yer alan Cumhuriyet Savcılarına,Sulh Ceza Hakimlerine ve kolluk kuvvetlerine büyük bir sorumluluk düşmektedir. Gelecekte kendilerini ve her şeyden önce Devletimizi sorumlu hale sokacak uygulamalardan özenle kaçınmaları gerekmektedir.

   Avukat/Şüpheli görüşmelerinin gözlem altına alınması, belge alışverişine olanak tanınmaması, görüşme tutanaklarına el konulması gibi düzenlemeler savunma hakkının açıkça  ihlalidir. Bu yapı içinde hiyerarşik ilişkide olan ve suça karışan herkesin hak ettiği cezalarla cezalandırılması bu yapıdan en büyük zararı görmüş biz avukatların en büyük isteğidir. Ancak bir avukat olarak her şüphelinin suçlu olmadığını, hukuk eğitiminin ilk günlerinde öğrenmiş hukukçular olarak savunma hakkının ihlali anlamında düzenlemeler ve uygulamalar karşısında sessiz kalmamız beklenemez beklenmemelidir. Burada savunduğumuz mesleğin var olma sebebi olan kutsal savunma hakkıdır.

   Bir araya geldiğimiz toplantılarda her zaman konuştuğumuz üzere   hukuk fakültelerinin sayısı, hukuk fakültesi mezunlarının büyük çoğunluğunun avukat olması nedeniyle çığ gibi artan avukat sayısı,  hukuk eğitiminin kalitesi, sosyal ve mali hakların yetersizliği, mesleki etik anlamında yaşanan sorunlar avukatlık mesleğinin itibarını kaybetmesine neden olmaktadır. Geçen yıllarda sorunların çözülmesi yerine yeni sorunların eklendiğine üzülerek şahit olmaktayız. Siyasi iktidarlar ruhu gereği her zaman haksızlıklara muhalif olan avukatlık mesleğini sindirmek için mesleğin lehinde çıkarılması gereken yasaları çıkarmaktan imtina etmektedirler. Her dönemde mecliste görev yapan milletvekillerinin büyük bir çoğunluğunun avukat kökenli olmasına rağmen bu konuda sessiz kalmaları maalesef çok üzücüdür.

   Hukuk Fakültesini bitiren bir kişinin hakim yada savcı mesleğini seçebilmesi için öncelikle yazılı sınavı başarması ardından mülakatı geçerek 2 yıllık stajını başarıyla yapması gerekirken avukatlık mesleği için maalesef bu şartlar aranmamaktadır. Okulu bitirip,1 yıl staj yapan her hukuk mezunu avukat olabilmektedir .Bu öncelikle silahların eşitliği ilkesine aykırıdır.Savunma mesleği yargının üç sacayağından biridir.Diğer iki ayağı ilişkin meslek kabulünde  istenen niteliklerin  savunma ayağının temsilcisi avukatlar için aranmaması savunma ayağının eksik kalmasına neden olacaktır. Unutulmamalıdır ki Güçlü savunma, adil yargılamanın temelidir.Devletin Savcısı, Milletin Hakimi,Vatandaşın ise avukatı vardır. Bu nedenle avukatlık sınavına ilişkin yasal düzenleme derhal yapılmalıdır Staj yapan avukat adaylarına hakim ve savcı adayları gibi maaş bağlanmalıdır.Avukatlık akademisi açılarak  stajın nitelikli yapılması  sağlanmalıdır.Savunma mesleğinin alanını daraltacak düzenlemelerden vazgeçilerek davaların mutlaka avukat ile takibi için yasal düzenlemeler yapılmalı,her şirketin avukat tutma zorunluluğu, avukatlık sigortası gibi düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır.Bu taleplerin yerine getirilmesi bazında yaklaşık 80.000 avukatın birlik ve dayanışma ruhu içinde kararlılık ile hareket etmesi mutlaka etkili olacaktır.

   Değerli meslektaşlarım Sinop Barosuna Başkanlık yaptığım bu 2 yıllık süre içinde katıldığım toplantılarda , yaptığı baro ziyaretlerinde gözlemlediğim üzere  mutlulukla ifade etmek isterim ki Sinop Barosu  siz değerli üyelerinin bilgi,dayanışma,etik değerler ve bağlılık gibi çok önemli özellikleriyle farklılık yaratmaktadır.

   İki yıllık süre içinde yaptığımız faaliyetleri faaliyet raporunda sunacağımız için burada tekrara düşmemek adına dile getirmiyorum.

   Genel Kurulda bizleri Baro Kurullarına seçerek bu onurlu görevleri yapmamıza olanak sağladığınız için kendim ve çalışma arkadaşlarım adına  siz değerli meslektaşlarıma çok teşekkür ederim.Bu iki yıllık süreç içinde büyük özveriler ile görev yapan yönetim kurulu üyeleri Av.Funda Öztürk Altuntaş’a ,Av.Erçin Erşahin’e, Av.Müge Üstün Onur’a, Av.Nurgül Öztürk Okutan’a,Av.Mine Özkaya YILMAZ’a Av.İnan Savaş Yüksel’e , Disiplin Kurulu Üyelerimiz Av.Rahşan Erdoğan’a, Av.Şencan TİRYAKİ’ye ve Av.Songül Güneş GELÇETİN’e ,Denetleme Kurulu Üyelerimiz İnan Yılmaz ve Av. Özgür BAŞDOĞAN’a , Barolar Birliği Delegelerimiz Av. Ali Galip Ergül ve Av. Faruk BAŞ’a çalışmalarından ,Sinop Barosuna yaptıkları katkı ve değerlerden dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.