İSTANBUL SÖZLEŞMESİ FESHEDİLMESİ NEDENİYLE BASIN AÇIKLAMASI

Herkesçe malum olduğu üzere; toplumumuzun tüm kesimleri şiddet sarmalının tehdidi altındadır. Şiddet ilk olarak kadınları, çocukları, yaşlıları, toplumunun genelinden farklı yaşayanları başka bir anlatımla ekonomik, sosyal ve fiziksel yönden güçsüzleri, güçsüz bırakılanları hedef almaktadır.

Devlet vatandaşının yaşam hakkını korumak, güven içinde yaşama ihtiyacını karşılamak, şiddet mağdurlarının yanında, faillerin tam da karşısında durmak zorundadır.

19 Mart 2021 tarihinde, hemen hemen her gün kadınların öldürüldüğü, darp edildiği, çocukların şiddet ve istismar mağduru olduğu, psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddetin korunmasız bırakılan herkese uygulandığı bir ortamda, şiddeti önlemek, şiddet mağdurlarını korumak, faillerini cezalandırmak yükümlüsünün bizzat devlet olduğu göz ardı edilerek kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen "Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nden bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti çekilmiştir. 

İstanbul Sözleşmesi olarak anılan "Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” ,kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi konusunda çok yönlü olarak hazırlanmış bir uluslararası sözleşmedir. İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetin sona erdirilmesini hedefleyen, şiddeti önleme ve şiddetle mücadelede devletin yükümlülüklerini belirleyen ilk uluslararası sözleşmedir.

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddeti insan hakkı ihlali olarak tanımlamakta ve özel veya kamusal alanda cinsiyet ayrımı yapmaksızın her bireyin korunması gerektiğini düzenlemektedir.

İstanbul Sözleşmesi, şiddet gören veya şiddet görme tehlikesi içinde bulunan kadının delil sunmadan ivedi olarak tedbirlerden yararlanma hakkı sağlamakta ve kadının beyanının esas alınması ilkesi ile şiddet mağdurunun hayatını kurtarmaktadır.

İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı, fiziksel, ekonomik, cinsel, psikolojik şiddeti sona erdirmek için bir yol haritası, şiddeti sona erdirme nihai hedefine ulaşma yolunda bir pusuladır.

İstanbul Sözleşmesi; kamu kurumları ile sivil toplum örgütlerinin şiddetle mücadele ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında görevlerini ve işbirliğini ortaya koyduğundan tam da şiddet olaylarının giderek arttığı bir dönemde gece yarısı kararnamesiyle sözleşmeden çekilmenin şiddet karşısında kadınları, çocukları ve tüm mağdurları “yalnız bırakıyorum” demek olduğu herkes tarafından bilinmelidir.

20.03.2021 tarih ve 31429 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan 3718 sayılı kararda 'sözleşmenin feshedildiği' belirtilmişse de 15.07.2018 tarihinde Resmî Gazetede yayınlanan 'Milletlerarası Antlaşmaların Onaylanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde' Cumhurbaşkanına Uluslararası Sözleşmeleri fesih etme yetkisi verilmemiştir. Anayasa'nın 104. Maddesine göre, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle düzenlenemez.

İstanbul Sözleşmesi 24 Kasım 2011 tarih 6251 sayılı Kanunla uygun bulunmuştur. Bu sebeple ancak bir kanunla feshedilebilir. Temel hak ve hürriyetlerin korunmasına yönelik olan sözleşmeden kararname ile feshi hukuka aykırı olup yok hükmündedir.

İstanbul Sözleşmesi Yürürlüktedir!

Kadına karşı şiddetin, aile içi şiddetin ve toplumsal şiddetin giderek arttığı ülkemizde, İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmek, şiddetin daha da tırmanmasına davetiye çıkarmaktır.

Sinop Barosu olarak fiziksel, cinsel, ekonomik, psikolojik şiddet mağdurlarının yanında, şiddetin karşısında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Bu bağlamda;
1-19.03.2021 tarihli 3718 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin yok hükmünde olduğunun tespiti talebiyle yarın Danıştay ‘da yürütmeyi durdurma talebini de içeren dava açacağız.
2-İstanbul Sözleşmesinin içeriğini, amacını, şiddet mağdurlarına sağladığı teminatları kamuoyunda tanıtmak ve oluşturulmaya çalışılan yanlış algılara engel olmak için her türlü iletişim kanallarını kullanacağız.
3-Kadın örgütleri ile sıkı işbirliği ve dayanışma içinde yeni yol haritaları belirleyeceğiz.

İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmemiz mümkün değildir. Bizler; kadına yönelik şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak kabul eden İstanbul Sözleşmesi’ni ortadan kaldırmaya yönelik Anayasa’ya aykırı bu girişime karşı mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiyor, temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik bulduğumuz bu girişim karşısında toplumumuzun her kesimini bu mücadeleye destek vermeye ve dayanışmaya çağırıyoruz.

 

Sinop Barosu adına Baro Başkanı Av. Hicran KANDEMİR